ÖZET
Düşük ve orta riskli prostat kanserinde uygulanan primer tedavi modelleri birbirine eşdeğer sonuçlar vermektedir. Düşük riskli olguların bir kısmında tedavi uygulanmasa da prognozun çok iyi olması bazı olgularda gereksiz tedavi yapıldığı endişesini ortaya çıkarmakta, orta riskli olgularda ise en uygun tedavi konusundaki tartışmalar devam etmektedir. Definitif radyoterapi lokalize prostat kanserindeki primer tedavi seçeneklerinden biri olup eksternal radyoterapi (ERT) ve brakiterapi (BRT) olarak uygulanabilir. Her iki yöntemle de biyokimyasal kontrol oranları yüksektir. Düşük riskli olgularda ERT veya BRT monoterapi olarak uygulanırken, orta riskli olgularda ERT ± BRT ± hormonoterapi kombinasyonları tercih edilmektedir. Bu olgularda yüksek doz definitif RT'ye hormonoterapi eklenmesi tartışmalı olsa da genel uygulama neoadjuvan olarak başlayıp ERT'yle eşzamanlı kısa dönem devam etmek şeklindedir.
Tek başına brakiterapi uygulaması için ideal olgular düşük riskli olanlardır. Orta riskli olgularda tek başına brakiterapinin rolü çok iyi belirlenmemiştir. Yeterli kanıt olmamakla birlikte ERT ve BRT kombinasyonu tercih edilmektedir. Brakiterapiye neoadjuvan veya adjuvan hormonoterapi eklenmesinin yararı yoktur.
Prostat kanserinde α/β oranının düşük olmasından yola çıkılarak tümör kontrolunu arttırmak için uygulanan hipofraksiyone RT ve stereotaktik vücut radyoterapisi henüz standart tedavi olmayıp verilerin doğruluğunun daha uzun dönemde kanıtlanması gerekir. Proton tedavisi de ümit verici, ancak deneysel bir yaklaşım olarak kabul edilmektedir.
Tedavi yöntemini seçerken hastanın tercihi, yaşı, genel durumu, yandaş hastalıkları, beklenen yaşam süresi, risk/zarar oranı ve merkezin olanakları göz önünde bulundurulmalıdır. Gelecekte yeni görüntüleme yöntemleriyle ve moleküler belirleyicilerle hastalığı daha hızlı ilerleyecek alt grupları önceden belirleyip kişiye özel tedavilerle daha iyi sonuçlar almak, gereksiz tedaviler ve bunların yol açacağı morbiditelerden korunmak ve tedavi maliyetini düşürmek mümkün olacaktır.