ÖZET
Son 30 senedir prostat kanseri tanı ve tedavisinde izlenen gelişmeler sayesinde artık daha fazla hasta lokalize prostat kanseri (LPK) evresinde teşhis edilip tamamıyla kür sağlayacak tedavi yöntemleriyle tedavi edilmektedir. Bu yöntemler arasında yerini oldukça sağlamlaştıran “açık radikal prostatektomi”deki temel amaç sağkalımı iyileştirmek iken, ikincil amaçlar “onkolojik başarıdan ödün vermeden” idrar kontinansı ve cinsel fonksiyonları korumaktır.
Bu amaç doğrultusunda yapılması gereken, prostat ve etraf fasyalarının damar-sinir paketi ve üretral sfinkter gibi fonksiyonel dokular ile anatomik ilişkilerine hakim olup, uygun tekniği seçilmiş hastalara uygulamaktır. Hasta seçimi konusunda kesinleşmiş kriterler bulunmasa da farklı ekollerin geliştirdiği ameliyat öncesi veya esnasındaki bulgulara dayalı kriterler, cerrahların sinir koruma kararına yardımcı olacaktır. Anatomik diseksiyon çalışmaları, embriyolojik incelemeler, klinik sonuçların geriye dönük incelemeleri sayesinde klinisyenin prostata ve etraf doku anatomisine daha hakim olması sağlanmış, klasik bilgiden uzaklaşılarak farklı diseksiyon sahaları oluşturularak daha fazla sinirin korunabileceği gösterilmiştir.
Sinir koruyucu radikal prostatektominin, sağkalım iyileştirmeye yönelik amaçtan sapmadan, gerekli donanımı sağlanmış merkezlerde, tecrübeli üroonkoloji ekipleri tarafından gerçekleştirilmesinin, cerrahinin başarısına olan katkısı yadsınamaz.