Lenf nodu pozitif mesane kanserinde Adjuvan kemoterapi
PDF
Atıf
Paylaş
Talep
Derleme
CİLT: 9 SAYI: 1
P: 61 - 64
Mart 2010

Lenf nodu pozitif mesane kanserinde Adjuvan kemoterapi

Bull Urooncol 2010;9(1):61-64
1. Ankara Atatürk Egitim Ve Arastirma Hastanesi, Tibbi Onkoloji Klinigi, Ankara
2. Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü, Medikal Onkoloji Bilim Dali, Ankara
Bilgi mevcut değil.
Bilgi mevcut değil
PDF
Atıf
Paylaş
Talep

ÖZET

Mesane kanserinin bugün için öncelikli tedavisi radikal sistektomi ve pelvik lenf nodu diseksiyonudur. Cerrahi sonrası sağkalımın en önemli belirleyicisi hastalığın patolojik evresidir. Mesaneye sınırlı ve lenf nodu negatif hastalarda 10 yıllık hastalıksız sağkalım %73 iken bu oran mesane dışına çıkmış olgularda (T3 ve T4), özellikle de lenf nodu pozitif hastalarda %23-33'e kadar düşmektedir. Bu nedenle bu yüksek riskli hastalarda lokal tedavinin yeterli olmadığı ve sistemik tedaviye ihtiyaç olduğu düşünülmektedir. Mesane kanseri kemoterapiye oldukça duyarlı bir tümördür. Hem metastatik hastalıkta, hem de neoadjuvan tedavide kemoterapinin etkinliği gösterilmiştir. Ancak mesane kanserinde adjuvan kemoterapi halen tartışmalı bir konudur. Evre III mesane kanserli hastaların yalnızca %11.6'sının perioperatif (adjuvan ya da neoadjuvan) kemoterapi aldıkları bilinmektedir. Bu konuda tedavi kılavuzlarında da farklı yaklaşımlar bulunmaktadır. NCCN kılavuzlarında pT3 ve pT4 olan hastalarda ve lenf nodu pozitif olan hastalarda adjuvan kemoterapi önerilirken son European Association of Urology kılavuzunda adjuvan kemoterapi uygulaması sadece klinik araştırmalar kapsamında önerilmektedir. Bugün için çoğu uzmanın genel görüşü adjuvan kemoterapinin yüksek riskli hastalarda (mesane dışına çıkmış T3-T4 hastalıkta ya da lenf nodu pozitif hastalarda) muhtemelen genel sağkalımı artırdığı yönündedir. Prospektif çalışmalarda özellikle lenf nodu metastazı olan hastaların adjuvan tedaviden yarar gördüğü gösterilmiştir. Ancak bunun kesin olarak gösterilebilmesi için opere edilmiş hastaların adjuvan tedavi çalışmalarına alınarak tedavi edilmesi sağlanmalıdır. Tedaviye hasta seçimi için ek risk faktörlerinin belirlenmesine ihtiyaç vardır. Son olarak standart tedavi rejimi olan MVAC (metotreksat, vinblastin, doksorubisin, sisplatin) yan etki sıklığı yüksek bir rejimdir ve özellikle cerrahi sonrası hastaların önemli bir kısmı tarafından tolere edilememektedir. Bu yüzden adjuvan tedavide gemsitabin sisplatin gibi daha az toksik rejimlerin ya da sisplatin içermeyen kombinasyon rejimlerinin araştırıldığı büyük çalışmalara ihtiyaç vardır.

Anahtar Kelimeler: